Suudi Arabistan Veliaht Prensi: İsrail ile olağanlaşmaya her gün daha çok yaklaşıyoruz; İran nükleer silah sahibi olursa, biz de tıpkı yolu izlemeliyiz
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin İsrail ile bağlantılarını olağanlaştırmaya yakın olduğunu söyledi. Bin Selman, “Her gün olağanlaşmaya daha çok yaklaşıyoruz” dedi. Veliaht Prens, İran’ın nükleer silah sahibi olması halinde, Suudi Arabistan’ın da birebir yolu izlemesi gerektiğini belirtti.
Amerikan Fox News televizyonuna konuşan bin Selman, Filistin meselesinin, İsrail ile müzakerelerinde ehemmiyetini koruduğunu vurguladı.
Bin Selman, “Bizim için Filistin sorunu çok kıymetli. O kısmı çözmemiz lazım. Filistinlilerin hayatını kolaylaştırmamız gerek” dedi.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ayrıyeten İran’ın nükleer silah sahibi olması halinde, ülkesinin de nükleer silah sahibi olması gerektiğini vurguladı.
“Herhangi bir ülkenin nükleer silah elde etmesinden telaş duyuyoruz” diyen bin Selman, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Nükleer silahlara sahip olmanın manası yok zira kullanılamıyorlar lakin şayet rastgele bir ülke bunları kullanırsa, yeni bir Hiroşima’ya tahammülü olmayan dünyanın tüm ülkeleriyle savaş halinde olur.”
İran, Suudi Arabistan ve İsrail’in ortak hasmı pozisyonunda.
İran: Suudi Arabistan, Filistin davasına ihanet ediyor
Muhammed bin Selman’ın Fox News’a verdiği mülakat sonrası, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Suudi Arabistan’ı, İsrail ile münasebetlerini olağanlaştırmaya çalışarak Filistin davasına ihanet etmekle suçladı.
Reisi, “Siyonist rejim ile bölgedeki rastgele bir ülke ortasında, Siyonist rejimin güvenliğini sağlamak gayesiyle bir bağlantı başlatılması muhakkak işe yaramayacaktır. Bölge ülkeleri ile Siyonist rejim ortasındaki bir bağın, Filistin halkının ve Filistin direnişinin sırtından bıçaklanması manasına geleceğine inanıyoruz” dedi.
ABD uzun müddettir İran’ın nükleer programını denetim altına almaya ve Orta Doğu’daki müttefikleri Suudi Arabistan ile İsrail’in tarihi bir muahede imzalamalarını sağlamaya çalışıyor.
Daha evvel Mısır ve Ürdün’le barış muahedeleri imzalayan İsrail, 2020’den itibaren Arap ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas’la da ilgilerini normalleştirmişti. Lakin bu ülkelere Suudi Arabistan’ın da katılması, Orta Doğu için çok kıymetli bir gelişme olacak.
Suudi Arabistan’ın, nükleer silah sahibi olduğu bilinen İsrail ile bağlantılarını olağanlaştırma karşılığı, ABD’den güvenlik garantileri istediği hatta bunun için başka bir muahede imzalanması talebinde bulunduğu bildiriliyor.
Amerikan ABC News televizyonuna konuşan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da, Suudi Arabistan-İsrail bağlarının normalleşmesinin, Orta Doğu’yu “dönüştürecek” bir gelişme olacağını söyledi.
Blinken, “Özellikle bu iki ülkeyi bir ortaya getirmek, bölgenin istikrara kavuşmasında, bütünleşmesinde; insanların bir ortaya gelmesinde ve artık birbirlerinin boğazına sarılmamasında güçlü bir tesir yaratacaktır” dedi.
Biden ve Netanyahu, Orta Doğu’da diplomatik münasebetlerin geliştirilmesi için birlikte çalışacaklarını söyledi.
Biden, İsrail-Filistin problemine iki devletli bir tahlil bulunmasına takviyesini yineledi.
ABD’de birtakım çevreler ise Amerikan idaresinin Suudi Arabistan ile İsrail ortasında mutabakat imzalanmasını sağlamasının, Washington’un İsrail’in çok sağcı hükümetini ve Suudi Arabistan’ın otoriter idaresini ödüllendirmesi manasına geleceğini savunuyor.
ABD’de ayrıyeten İsrail ile alakaların olağanlaşması karşılığında Suudi Arabistan’la yeni bir muahede imzalanmasına, Muhammed bin Selman’ın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi buyruğu vermesi nedeniyle karşı çıkan çok sayıda Kongre üyesi var. Kimi Kongre üyeleri bin Selman’a ayrıyeten, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki iç savaşa müdahalesi ve petrol fiyatlarının artmasında rol oynaması nedeniyle öfkeli.
Muhammed bin Selman’a, Fox News’a verdiği mülakatta, Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesiyle ilgili de sorular soruldu.
Bin Selman, bir daha böylesi bir “hatanın” tekrarlanmaması için Suudi Arabistan’ın güvenlik sisteminde ıslahat yaptığını söyledi.
ABD istihbaratının 2018’de hazırladığı ve kamuoyuna 2021’de açıklanan raporda, Kaşıkçı’nın öldürülmesini onaylayan kişinin Muhammed bin Selman olduğu belirtilmişti.