Mehmet Altan yazdı: “AB ve ABD yanlısı şahıslar ve yüksek sosyete”
Geçen gün Mesut Varlık‘tan bir elektronik ileti aldım:
“Mehmet Beyefendi, bende durması çok manalı olmayan bir kitabı, belki sizde yoktur yahut bir işe fayda diye sizin adınıza Mehtap‘a bıraktım. Bir işe yararsa ne âlâ, yaramıyorsa da bahtına siz karar verirsiniz.”
Mesut‘un “Basın Tarihi” nedeniyle bana iletme nezaketi gösterdiği kitap benim açımdan da basın tarihi açısından da tam bir hazine çıktı.
“Mehmet Beyefendi, bende durması çok manalı olmayan bir kitabı, belki sizde yoktur yahut bir işe fayda diye sizin adınıza Mehtap‘a bıraktım. Bir işe yararsa ne âlâ, yaramıyorsa da bahtına siz karar verirsiniz.”
Mesut‘un “Basın Tarihi” nedeniyle bana iletme nezaketi gösterdiği kitap benim açımdan da basın tarihi açısından da tam bir hazine çıktı.
***
Kitabın ismi Manşetler…
Manşet olan haberlerin öykülerini, manşet olan haberleri yazanlar anlatmış.
Haberleri yapanlar hayatta değilse, öyküsünü kitabı hazırlayan rahmetli Tufan Türenç ile Sefa Kaplan yazmış.
Kitabın yayın hakları Doğan Kitapçılık’ta, basım ve dağıtımı ise Hürriyet gazetesinde…
Basım tarihini bulamadım fakat kitaba konan en son manşet 28 Kasım 2005 tarihini taşımakta… Herhalde kitap da 2005 yahut 2006 yılında yayımlanmıştır.
***
Kitabın maksadı, o tarihlerdeki huzursuz edici manşetler nedeniyle suçlanıp maksada konan Hürriyet‘in yalnızca gazetecilik yaptığını, yayımlanan haberlerin kıssalarıyla kamuoyuna kanıtlamaya çalışmakmış üzere gözüküyor.
Hürriyet‘in yalnızca gazetecilik yapıp yapmadığı başka bir tartışma konusu.
Kitabın asıl değeri, manşetlerin serüvenini habercilerden okurken, siyasal ve toplumsal fonda Türkiye’deki hükümran iklimi görebilmeniz.
“Siyasal ve toplumsal fon” derken neyi kast ettiğimi en yeterli biçimde anlatacak birçok haber yer alıyor kitapta.
Onlardan biri de “Bu da fişleme skandalı” başlıklı 10 Mart 2004 tarihli manşet haber.
***
Gerçekten çok çarpıcı bir habere imza atan Necdet Açan haberin öyküsünü kısaca şöyle anlatmış:
“Postadan gelen zarftan çıkan on iki sayfalık belge, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki dört kaymakamlık ve üç askeri birime gönderilmişti.
Manşet olan haberlerin öykülerini, manşet olan haberleri yazanlar anlatmış.
Haberleri yapanlar hayatta değilse, öyküsünü kitabı hazırlayan rahmetli Tufan Türenç ile Sefa Kaplan yazmış.
Kitabın yayın hakları Doğan Kitapçılık’ta, basım ve dağıtımı ise Hürriyet gazetesinde…
Basım tarihini bulamadım fakat kitaba konan en son manşet 28 Kasım 2005 tarihini taşımakta… Herhalde kitap da 2005 yahut 2006 yılında yayımlanmıştır.
***
Kitabın maksadı, o tarihlerdeki huzursuz edici manşetler nedeniyle suçlanıp maksada konan Hürriyet‘in yalnızca gazetecilik yaptığını, yayımlanan haberlerin kıssalarıyla kamuoyuna kanıtlamaya çalışmakmış üzere gözüküyor.
Hürriyet‘in yalnızca gazetecilik yapıp yapmadığı başka bir tartışma konusu.
Kitabın asıl değeri, manşetlerin serüvenini habercilerden okurken, siyasal ve toplumsal fonda Türkiye’deki hükümran iklimi görebilmeniz.
“Siyasal ve toplumsal fon” derken neyi kast ettiğimi en yeterli biçimde anlatacak birçok haber yer alıyor kitapta.
Onlardan biri de “Bu da fişleme skandalı” başlıklı 10 Mart 2004 tarihli manşet haber.
***
Gerçekten çok çarpıcı bir habere imza atan Necdet Açan haberin öyküsünü kısaca şöyle anlatmış:
“Postadan gelen zarftan çıkan on iki sayfalık belge, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki dört kaymakamlık ve üç askeri birime gönderilmişti.
İlk bakışta 28 Şubat sürecinde yüzlerce örneğini gördüğüm, irticai ve bölücü örgütler hakkında bilgi isteyen tipik bir BÇG (Batı Çalışma Grubu) belgesine benziyordu.
Ancak bu izlenim aldatıcıydı. Dokümanın sonraki sayfaları ‘ulusalcılar’ hariç toplumun tüm bölümlerinin fişlendiğini gösteriyordu.”
***
Bu, aslında Türkiye’nin her daim demokrasiden ne kadar uzak seyrettiğini belgeliyor.
Zaten haberin girişi de bu durumu pekiştirmekte:
“Kara Kuvvetleri Komutanlığı, kaymakamlıklara bir yazı yollayıp, ‘AB ve ABD yanlısı şahıslar ve yüksek sosyete’ hakkında istihbarat toplanmasını istedi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, askeri birlikler ve kaymakamlıklara gönderdiği istihbarat yönergesiyle ‘bölücü ve yıkıcı’ faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlar hakkında bilgi toplanmasını istedi. Bunlar arasında AB ve ABD yanlısı bireyler, sanatkarlar, yüksek sosyete kümeleri, satanistler, masonlar, azınlıklar, internet grupları da yer alıyor.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, ‘kendini ulusal kıymetlerin dışında ve üstünde gören AB ve ABD yanlısı kişi ve grupları’ izlemeye başladı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı talimatında, ‘yüksek sosyete kümeleri, sanatkarların mensup olduğu kümeler, varlıklı ailelerin çocuklarının oluşturduğu gruplar’ın da tespit edilmesi istendi.
***
Bu, aslında Türkiye’nin her daim demokrasiden ne kadar uzak seyrettiğini belgeliyor.
Zaten haberin girişi de bu durumu pekiştirmekte:
“Kara Kuvvetleri Komutanlığı, kaymakamlıklara bir yazı yollayıp, ‘AB ve ABD yanlısı şahıslar ve yüksek sosyete’ hakkında istihbarat toplanmasını istedi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, askeri birlikler ve kaymakamlıklara gönderdiği istihbarat yönergesiyle ‘bölücü ve yıkıcı’ faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlar hakkında bilgi toplanmasını istedi. Bunlar arasında AB ve ABD yanlısı bireyler, sanatkarlar, yüksek sosyete kümeleri, satanistler, masonlar, azınlıklar, internet grupları da yer alıyor.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, ‘kendini ulusal kıymetlerin dışında ve üstünde gören AB ve ABD yanlısı kişi ve grupları’ izlemeye başladı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı talimatında, ‘yüksek sosyete kümeleri, sanatkarların mensup olduğu kümeler, varlıklı ailelerin çocuklarının oluşturduğu gruplar’ın da tespit edilmesi istendi.
Komutanlık, ocak ayında kaymakamlıklar ve askeri birliklere gönderdiği istihbarat yönergesinde, ilgili kurumlardan üç ayda bir, formda belirtilen bilgileri toplamasını talep etti.”
“AB yanlısı grupların” fişlenmesini isteyen bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı… Üstelik de bu fişlemeyi kaymakamlıklardan istiyor.
Daha sonra Genelkurmay da haberi doğruluyor.
***
Eğer bir ülkede demokrasi yok ise, temel hak ve özgürlükler sağlıklı bir halde toplum tarafından içselleştirilmemiş ise o ülkede her türlü tuhaflık yaşanır… Yaşandı zaten… Hala de yaşanıyor.
Manşetler kitabı, Cumhuriyet’in neden bir türlü demokratikleşemediğini, ülkenin neden elden ele, vesayetten vesayete savrulduğunu anlatması açısından da tarihi bir doküman.
Cehenneme giden yolların sadece “iyi niyetlerle” değil, kendisini çok güçlü görenlerin rahatlıkla kanunları çiğneyebilmesiyle döşendiğini haberlere bakarken görüyorsunuz.
O gün yaşananlar, bugünleri yarattı.
Bugün yaşananlar ilerde nelere yol açacak?
Bunun yanıtını da toplum yaşayarak öğrenecek…
—–
Kapak Görseli: Lisa Jasmin Adams (Pixabay)
“AB yanlısı grupların” fişlenmesini isteyen bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı… Üstelik de bu fişlemeyi kaymakamlıklardan istiyor.
Daha sonra Genelkurmay da haberi doğruluyor.
***
Eğer bir ülkede demokrasi yok ise, temel hak ve özgürlükler sağlıklı bir halde toplum tarafından içselleştirilmemiş ise o ülkede her türlü tuhaflık yaşanır… Yaşandı zaten… Hala de yaşanıyor.
Manşetler kitabı, Cumhuriyet’in neden bir türlü demokratikleşemediğini, ülkenin neden elden ele, vesayetten vesayete savrulduğunu anlatması açısından da tarihi bir doküman.
Cehenneme giden yolların sadece “iyi niyetlerle” değil, kendisini çok güçlü görenlerin rahatlıkla kanunları çiğneyebilmesiyle döşendiğini haberlere bakarken görüyorsunuz.
O gün yaşananlar, bugünleri yarattı.
Bugün yaşananlar ilerde nelere yol açacak?
Bunun yanıtını da toplum yaşayarak öğrenecek…
—–
Kapak Görseli: Lisa Jasmin Adams (Pixabay)
P24’ten alınmıştır.